1940’da SERVETİFÜNUN
dergisinde “TASFİYE HAREKETİ” başladığı günlerde bu harekete ön olan şiir
ortamını anlatır mısınız?
O zamanlar şiirimizde Yahya Kemal, Nâzım Hikmet, Ahmet
Hâşim, Ahmet Hamdi vardı. Yahya Kemal usta şairdi ama özü eskiydi. Bireysel
aşklarıyla bile yirminci yüzyıl insanına çok yabancı idi. Hâşim de öyle, dar
biçim kalıbında kalmış, kendi kendini kıramamıştı. Dünya ile ilgisini koparmış
bir şairdi. Ahmet Hamdi Tanpınar da öyle. Buna karşılık ilk çıkışıyla bir akım
niteliği göstermeye başlıyan, aruzdan, heceden, dış biçim yeteneklerinden
sıyrılan, toplumu daha da ileriye götürmek isteyen yeni anlayışın şiiri vardı.
Bütün genç kuşağın toplu halde harekete geçmesi, o zaman için önemli bir olaydı.
Bugün yaşıyan sanatçılarımızın çoğu o hareketin sonucudur.
Şunu da söylemek gerek: Bu dönemde yetişen genç sanatçılar,
genel olarak eskiye karşıydılar ama geleceğin sanatı üstünde elbette değişik
yönde idiler.
Biz gözlerimizi dünyaya çevirmiştik. İnsanlara, olaylara
uzak yakın çevrede olup bitenlere bakıyorduk. Bu kuşak ikinci dünya savaşını
bir esir gibi yaşadı. Tevfik Fikret’ten beri gelen, 1930’la 1940 arasında
büsbütün başka bir kimlik kazanan şiirde yeni olanaklar aradık.
[1940’dan Sonra
Şiirimiz, Şükran Kurdakul, Yelken Dergisi, sayı 45, 1960; “A. Kadir”
kitabından, Gerçek Sanat Yay., İstanbul, Şubat1989, s.115]