25 Kasım 2012 Pazar

Yaprak Öz/ …


Sessizlik sabahın erken saatlerinde bir kumsaldır.
Suyun içinden güneşe bakan deniz kabuklarıdır.
Hiç konuşmayan çiçeklerdir.
Sessizlik uyuyan güzel bir kızın uzun saçlarıdır.
Çok eski anılardır.
Bir zamanlar sevilmiş bir erkektir.
Ölüm sessizlik değildir.


(http://www.siirakademisi.com/index.php?/site/siir_goster/4864)

Şiirin ilk mısrası sessizlikle ilgili genel bir görüşü belirtiyor. Çoğunlukla herkesin sabahın erken saatlerinde dinlemeyi sevdiği dalga seslerini hatırlatıyor. Burada "huzur" hissediliyor. İkinci mısrada ise birden tersten bakıyoruz hayata. Denize hep yukarıdan bakar ve kumları, deniz kabuklarını, balıkları görürdük; bu sefer biz suyun içinde göğe bakıyoruz. Buradaki ayrıntı ilk mısranın "alışılmışlığını" bir çırpıda götürüyor. Şiirin son mısrasına kadar sessizlik hep bir şeylere benzetiliyor ve her mısrada sessizlik ayrı bir anlam taşıyor bence. İlk mısra huzursa, ikinci mısra aydınlık, üçüncü mısra barış, dördüncüsü bir sevda, beşincisi mazi, altıncısı ayrılıktır. Ve son mısrada "ölüm" geliyor. En büyük sessizlik olarak bildiğimiz "ölüm"le yine bir ters köşe yapıyor şair ve "sessizlik, ölüm değildir" yerine "ölüm, sessizlik değildir" diyerek bu ani değişimi yapısal olarak da hissettiriyor. Ve son mısranın okunmasıyla birlikte metnin anlamı yeniden değişiyor, "sessizlik" grubuna dahil edilmeyen "ölüm"ün karşısındaki her şey "yaşam"da birleşiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder